Fotoİstanbul daha başlamadan dedikodularıyla ve küskünlükleriyle camianın gündemine geldi.
Daha başında bir nü serginin mekan sahibince refüze edilmesi, belediyenin buna sessiz kalması, etkinliği düzenleyen komitenin durumu mecburen kabullenmek zorunda kalışı; bazı sergilerin sanatçı onayı olmadan yerlerinin değişmesi falan tatsızlıklar elbette. Ama yazımın konusu dedikodular ve etkinliğin cereyanları değil. Sanatın içine tükürüldüğü, yaşamın her anında bütün insanlığa bilgi ve keyif veren fotoğrafın bu kadar aşağılandığı ve basitleştirildiği günümüzde; böyle bir etkinliğin tüm olumsuzluklara rağmen kotarılmış olması ve izleyicisiyle buluşmuş olması büyük bir başarıdır.
Meydanın kalbinde, sevgili Tamer Hocamızın heykelinin dibine ve sokaktaki yurdum insanını hedeflediği belli olan; al seyret kardeşim, çaba da göstermene gerek yok, kabilinden kurulmuş sergi alanı oldukça etkileyici.
Tam bunları düşünürken o da ne.. Deniz tarafındaki panolara afişleme yapılmış. Hadi afişleme anlaşılabilir belki, hazır tertemiz pano, beyaza boyanmış.. Korsan afişleme için oldukça uygun.. Ama afiş, Babylon konserlerinden birini duyuruyor. Hemi de bir caz quartetini.. Babylon İstanbul’un avangard ve seçici mekanlarındandır. Müşteriyi değil müziği seçer. O nedenle afişlemeyi yapan önem kazanıyor.. Bu kadar vandalca yapılmasını insan yadırgıyor..
Gezdikçe sinirim zıplamaya devam ediyor.. Panoların önemli kısmı tepilmiş.. Kimler tarafından tepildiğini tartışmaya gerek yok elbette, ama neden tepildiğini anlamakta güçlük çekiyor insan. Sanat hayatı güzelleştirir. Ama bu vandalların hayatını bir türlü güzelleştiremiyoruz. Bazı güzellikler insanımızı rahatsız ediyor..
Beşiktaş meydanında kurulmuş sergileri gezerken vandalizm nerededir sorusuna: Artık Beşiktaş’tadır diye cevap vermekteyim netekim..
Kalem, kelam ve selamla