Fotoğrafların lisanslama konusu kolay anlaşılır bir konu değildir ve bir çok kişi için kafa karıştırıcı olabilir. Çünkü bir çok insan konuya aşina da değildir. Bu bilinmezlik konunun her iki tarafı için de söylenebilir. Bu nedenle birçok kişi ve işletme varsayımlarda bulunarak kullanmamaları gereken fotoğrafları kullanıyor veya dağıtıyor. Fotoğraf lisansı konusunda bazı temel bilgileri açıklamaya çalışacağım.
Ticari olarak kullanmak veya ticari olarak kullanım amacıyla üçüncü taraflara dağıtmak istediğiniz bir görüntü veya bir dizi görüntü varsa, kendi kendinize şu soruyu sorun ve cevaplayın:
“Bu kullanımla ilgili olarak fotoğrafçıdan açık yazılı iznim var mı?”
Cevabınız evet ise, devam edebilirsiniz. Ama cevap hayır ise; o zaman görüntülerle herhangi bir şey yapmadan önce fotoğrafçıdan bu izni almanız gerekir. Lisans konusunu bilmeyen kişiler genellikle nedenini sorar.
“Neden fotoğrafçıdan izin almam gerekiyor? “
Bunun cevabı tektir: Fikri mülkiyet yasalarının fotoğrafçıya sağladığı telif hakkı nedeniyle. Fotoğrafçı her zaman telif hakkını elinde tutar ve bu görüntülerin sahibidir. Fotoğrafçıların yarattığı ürünün bir mağaza rafından alınabilen bir üründen çok farklı olduğu gerçeği kafa karışıklığının temel sebebidir. Bir telefon satın alırsınız ve bu sizin mülkünüzdür. Daha sonra onu başka birine satabilirsiniz. Aynı şeyi arabanız veya mobilyalarınız için de yapabilirsiniz. Ancak sanat eserleri farklıdır. Fotoğraflar da tıpkı, diğer sanat üretimleri, edebi eserler, dijital eserler ve sinema eserleri gibi fikri mülkiyet kategorisine girerler. Bunlar, elinizde tutamayacağınız yaratılmış şeylerdir, ticari markalar ve patentler ve yazılımlar da aynı şekilde, fikri mülkiyet kategorisinde değerlendirilir.
Fikri mülkiyet olarak kabul edilen bir müziğin için zaten ödeme yapmış olma ihtimaliniz oldukça yüksek. Spotify, Youtube müzik gibi kanallar lisanslama prensibiyle çalışırlar. Ve siz onlara dinledikleriniz karşılığında platforma aylık veya yıllık lisans aboneliği bedeli ödersiniz. Ancak Tarkan’ın yeni albümünu dinlemek için ödediğiniz lisans bedeli, o albümün şarkılarının telif hakkına sahip olduğunuzu göstermez. Çünkü sadece kullanım bedeli ödemiş olursunuz. Siz veya şirketiniz bilgisayarınızı çalıştırmak için gereken sistem yazılımı; işletmenizin muhasebesi ve işlerliği için crm yazılımı, muhasebe veya ofis yazılımları için ödeme yapıyorsanız, bu yazılımınların hiç birinin telif hakkına sahip değilsiniz.
Bunu bilmiyor olabilirsiniz, ancak tüm bu senaryolarda, aslında bunlar için yaptığınız ödeme lisans ödemesidir. Bir lisans, sadece bir başkasının fikri mülkiyetini izlemek, kullanmak veya kullanmak için yasal izin veren bir sözleşmedir. Telif hakklarıyla ilgili yasalar çok uzun süredir yürürlüktedir.
Bir emlakçı, bir mülkü çekmesi için bir fotoğrafçıya ödeme yaparsa; bir şirket, bir fotoğrafçıya ürünlerinin ısmarlama çekimi için ödeme yapsa dahi; fotoğrafçı bu görüntülerin sahibidir ve telif hakkını elinde tutar. Müşterileri, bu fotoğrafları kullanmak için fotoğrafçılara, bir lisans için ücret öderler.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü | WIPO-OMPI | www.wipo.int
Dünyada dengeli ve ulaşılabilir bir fikri mülkiyet sistemi oluşturabilmek ve yönetebilmek için oluşturulmuş uluslararası kuruluşların en başta geleni Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’ dür. WIPO’nun temelleri 1883 tarihli Sınaî Mülkiyetin Korunmasına İlişkin Paris Sözleşmesi ve 1886 tarihli Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi’ne dayanır. 1967’de imzalanan WIPO Anlaşması 1970’de yürürlüğe girmiş, 1979 yılında yeniden gözden geçirilmiştir. Hükümetlerarası bir kuruluş olan WIPO, 1974’ten itibaren Birleşmiş Milletler’ in teşkilat sistemi içinde yer alan uzmanlaşmış kuruluşlardan biri olmuştur. Türkiye’nin WIPO’ ya katılımı 14 Ağustos 1975 tarih ve 7/10540 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla uygun bulunmuş, 12 Mayıs 1976’dan itibaren de Türkiye örgütün üyesi haline gelmiştir.
Ülkemizde’de fikri mülkiyet haklarını sisteminin işleyişini sağlamak üzere 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 1951’den beri yürürlüktedir. Kültür Bakanlığı’na bağlı Telif Hakları Genel Müdürlüğü de bu alandaki faaliyetleri düzenlemek üzere kurulmuştur.
Telif hakkı yasası fotoğrafçılara, müşterilerine görüntülerle neler yapabilecekleri konusunda özel izinler verme yeteneği verir. Ancak bu lisans, hiç bir zaman, müşterilere fotoğrafları 3. taraf kullanımı için dağıtma yeteneği vermez.
Örneğin: Bir iç mimara, kendi instagram hesabında, fotoğrafçı tarafından üretilen fotoğrafı kullanma yetkisi verirken; bu fotoğrafların bir mobilya firmasının web sitesinde kullanımı için yetki vermez. Ve çoğu zaman, iç mimarın bu fotoğrafları bir tür yarışmaya dahil etme veya hatta üçüncü şahısların dahil olduğu senaryoların her birinde bir editoryal parçaya yerleştirme konusunda otomatik bir hakkı yoktur. Bu ve benzeri üçüncü taraf kullanımı için ek bir lisans ücreti ödemesi gerekir.
“Bir fotoğrafçıya çekim için onları görevlendiren işletme tarafından ödeme yapılıyorsa, neden aynı fotoğraflardan bazılarını kullanmak isteyen başka bir şirketten ücret alsınlar.” diye düşünebilirsiniz.
Eğer bir şirket veya işletme iseniz ve 50 kişi aynı ürün veya hizmeti istiyorsa, bu 50 kişinin her birisinin bunun için ayrı ayrı ödeme yapması gereklidir. Bu durum da aynıdır. Fotoğrafçılar da hayatlarını sürdürmek, teknolojik alyapılarını geliştirmek ve ticari hayatlarını sürdürmek için bu işi yaparlar.
“Bir fotoğrafı kullanmak için bir lisans ödemesi isteyen bir fotoğrafçı ile karşılaşmadık. Çoğu fotoğrafçı, onlara kredi verdiğimiz, onları etiketlediğimiz veya sosyal medyada onlardan bahsettiğimiz sürece resimlerini kullanmamızda sorun olmadığını söylüyor..” diyebilirsiniz.
Bazı kişiler, belki de yakın zamana kadar bir fotoğrafın kullanımı için bir fotoğrafçıyla görüştüklerinde lisanslama meselesini belki de ilk kez duydukları için bu durumdan rahatsız olurlar. Eğer, internette bulduğunuz bir fotoğrafı herkes dilediği gibi kullanabilir diye düşünüyorsanız, çok büyük bir hata yapıyorsunuz. Sosyal medya platformlarının “hüküm ve koşullar veya kullanım şartlarını” bölümünü okursanız, bu şekilde düşünmenin nasıl büyük bir hata olduğunu görebilirsiniz.
Bir çok “fotoğrafçı” iş ve hukuk konusunda çok bilgili olmadığı ve fotoğraflarının ne kadar değerli olabileceğini bilmezler. Bu amatörlükten kaynaklanır.
Bir düşünün.. Her hangi bir üretici veya tüccar şirket, ürünlerini ücretsiz verirse ne olur? Cevap çok basit, BATAR.
Bu yüzden, deneyimli ve işini bilen bir fotoğrafçıdan, fotoğraflarından birini kullanmak istediğinizde, bir “fotoğraf lisans bedeli ödemeniz gerektiğini” duyarsınız. Sosyal medyada fotoğrafçının ismini geçirmeniz, etiketlemeniz veya fotoğraf kredisi vermeniz işe yaramaz. Çünkü fotoğrafçı faturalarını ödeyebilmek için, aynı sizin gibi gelire ihtiyaç duyar. Fotoğrafçının ismini geçirmeniz veya onu etiketlemeniz onun giderlerini karşılamaz..
“Ama fotoğraflar benim ürün veya projeme ait, fotoğraflar üzerinde çalıştığım veya tasarladığım bir şeye ait.” diyebilirsiniz..
Ancak ürün ya da projenin size ait olması, üzerinde çalıştığınız ya da tasarladığınız şeye ait bu fotoğrafları kullanmanız ya da dağıtmanız için otomatik izin vermiyor. Bir dergide tam sayfa ilan yapabilmek için telif hakkı sahibi olarak hala, fotoğrafçının iznine ihtiyacınız var.
Bir fotoğrafın ya da fotoğraf dizisinin kullanımı için lisans istediğinizde fotoğrafçı size bazı sorular soracaktır. Bunu nedeni, kullanımınız için doğru lisanslamayı yapmak ve doğru bütçelendirmekten emin olmak içindir. Her iş insanı gibi fotoğrafçı da emeği karşılığını hakkıyla almak ister.
“Neden sadece bir lisans yazmıyorlar ya da neden bana bütün telif hakkını vermiyorlar.” diyebilirsiniz..
15 çalışanı olan küçük bir işletme ile dünya çapında birçok lokasyona sahip kurumsal bir firma muhasebe yazılımı kullanımları için aynı ücreti ödemezler. Çok kullanıcısı olan şirket az sayıda kullanıcısı olana göre çok daha farklı bir fiyat öder.
Bir teknoloji şirketinin bir CEO’su arabasına binip müzik dinlemek için telefonuna dijital bir kitaplıkdan bir şarkı eklemek isterse eklemek isterse, muhtemelen o şarkı için yaklaşık 3-5 liralık bir ödeme yapar. Aynı CEO, şirketinin reklamı için, ulusal bir televizyon reklam kampanyasında aynı şarkıyı kullanmak isterse; tamamen farklı bir lisans türü için 3-5 liradan çok çok daha fazlasını ödemek zorunda kalacaktır. Çünkü artık o şarkıyı sadece dinlemiyor ve şirketinin ürünlerinin reklamı için kullanacaktır. Ona rağmen CEO’nun şirketi o şarkı için binlerce lira ödese bile hala şarkının sahibi olamaz..
Bu nedenle, bir fotoğraf gördüğünüzde, üzerinde filigran olsun veya olmasın yada fotoğrafçının ismi geçsin geçmesin; onu kullanma konusunda dikkatli olmalısınız. Birileri; ister benim gibi tek kişilik bir serbest fotoğrafçı olsun, isterse kurumsal düzeyde bir şirket olsun, o fotoğrafın telif hakkına sahiptir. Fotoğrafçılar fotoğraflarını lisanslayarak hayatlarını ve varlıklarını sürdürürler, o yüzden de fotoğraflarının tüm telif hakkını devretmek istememeleri anlaşılabilir bir durumdur. Fotoğrafların lisanslamasıyla ilgili farklı alternatifler vardır. Kullanacağınız zamana miktarı, kullanacağınız mecra ve kullanacağınız hedef kitle veya hedef coğrafya, ödeyeceğiniz lisans bedelini belirleyecektir. Söz konusu fotoğrafların tüm maddi ve manevi haklarının devrini de isteyebilirsiniz; ancak bu en pahalı seçenek olacaktır.
Öyleyse bunu özetleyelim, varsayılan olarak fotoğrafçılar, bir müşteri için ısmarlama bir fotoğraf çekseler dahi, oluşturdukları görüntülerin telif hakkına sahiptir. Ve çoğu zaman o müşteri için yarattıkları o görüntünün telif hakkını elinde tutarlar. Telif yasaları onlara, fotoğrafı kimlerin kullanabileceği, bunların nasıl ve ne kadar süreyle kullanılabileceği konusunda karar verme yetkisi verir.
Fotoğrafçıların ticari işletme sahibi olduklarını; stüdyo kiraları, elektrik, su, internet, personel giderleri olduğunu; kazançları üzerinden vergi ödediklerini, işletme olarak varlıklarını sürdürebilmek ve daha iyi servis verebilmek için kendilerine ve işletmelerine sürekli yatırım yapmak zorunda olduklarını unutmayın.
Fotoğrafçının izni olmadan bir fotoğrafı kullanmanın herhangi bir sonucu var mı?
Evet var. Eğer bir fotoğrafçı onların fotoğraflarından birini kullandığınızı öğrenirse, zaten kullanılmış olan ve fotoğrafçının izni olmadan kullanılan bu fotoğraf için bir lisans ödenmesi gerekir. Bunun teknik ve hukuki terimi telif hakkı ihlalidir.
Söyle düşünün; diş macununu aldınız, kullandınız ama tadını beğenmediniz. Bunu iade edebilirmisiniz? Diş macunu tüpten çıkmıştır ve iade edemezsiniz.
İşletmeler bu konuda yasal bir uyarı veya mahkeme çağrısı aldıklarında birçoğu savunmaya geçerler, bahaneler bulurlar ve suçu başkasına atmaya çalışırlar. Ya da sadece durumu tamamen görmezden gelmeye çalışırlar.
Uzun lafın kısası, bir fotoğrafçı işlerinin ve fotoğraflarının yasa ile korunması konusunda bilgiliyse, böyle hukuksuz bir kullanım bir şirkete yüksek cezalar ve masrafa malolabilir. Yukarıda bahsettiğim benzer herhangi bir durumla karşı karşıya kalırsanız, kendinize sorun..
“Fotoğrafçıdan br görüntüyü veya bir dizi görüntüyü kullanmak veya dağıtmak için açık yazılı izniniz var mı?”
Bir mağazadan ceketinizin altında bir telefonu saklayarak kapıdan gizlice çıkarmaya çalışmak hırsızlıktır. Ya da arabanızı kilitlemeyi unutarak açık bırakmanız veya kontak anahtarını üzerinde unutmanız, birinin onu çalmasını yasal hale getirmez. O nedenle fotoğrafların kullanımı ile ilgili de yasal düzenlemelere saygılı olarak, kullandığınız fotoğrafın da lisans ücretini ödemeniz lazım.
Buna rağmen fotoğraçılar lisans ücreti istedikleride komik tepkilerle karşılaşmaya devam ediyorlar. Bu yüzden fotoğrafçıların esnek olmayan, açgözlü inatçı insanlar olduğunu düşünmeden önce, sadece geçimini sağlamaya çalışan ve ürettiğiklerinin kötüye kullanılmasını veya çalınmasını önlemeye çalışan bir işletmeyi yöneten profesyoneller olduğunu düşünmek gerekir.
Kalem, kelam ve selamla…