Fotoğraf; hayatın bazen gerçek bazen de manipüle edilmiş bir yorumudur.
Kimi zaman hayranlık uyandırıcı, kimi zaman sarsıcı kimi zaman ise sadece bir illuzyondur.
KİŞİYE ÖZEL FOTOĞRAF ATÖLYESİ
Kişiye Özel Fotoğraf Atölyesi ve Çekirgeye Dair..
Çocukluk ve gençliğini 70’li yıllarda yaşamış olanların çoğu gibi benim için de Çekirge, böcekten öte, kült bir metafordur. Çekirge ve Kung Fu kelimeleri ise birbirini çağrıştıran sihirli sözcüklerdir.
Kung Fu, David Carradine’in, Eski Batı’yı gezen bir Shaolin keşişi olan Kwai Chang Caine’i canlandırdığı ödül kazanmış bir Amerikan dizisidir. Şaolin rahibi Caine’in, vahşi Amerika’da, sadece dövüş sanatları yetenekleri ile donanmış olarak, üvey kardeşi Danny’yi arama maceralarını anlatır. 19. yüzyılın sonlarında geçen hikâyede, Caine, Amerikalı bir adamla Çinli bir kadının yetim kalmış oğludur ve Şaolin manastırında rahipler tarafından Şaolin ustası olmak üzere eğitilmiştir. Usta olduktan sonra, kaza sonucu imparatorun yeğenini öldürür ve Çin’den kaçarak üvey kardeşi Danny’i aramak üzere vahşi batıya gelir. Kardeşi Danny’i ararken de, rahiplerden aldığı eğitim nedeniyle toplumsal sorumluluk sahibi olduğu için, çoğunlukla kendisini adalet için savaşırken bulur. Sonrasında da bulunduğu yeri gizlilik ve güvenlik için terk eder. Dizide, Cainee’nin yaşadığı, bu gizli kalma isteği ve toplumsal sorumluluk çelişkisi, sık sık geri dönüşlerle (flashback) anlatılır. Bu geri dönüşlerde, yetişkin Caine manastırdaki eğitimlerindeki çocukluğunu, kör Usta Po ve Usta Kan ile birlikte hatırlar. Caine’in vahşi batıdaki yaşamının kesitlerinde; çocukluğunda keşişlik ve kung fu eğitimi aldığı zamanlara geri dönüş yaşadığı anlarında, yaşadığı zor durumlarda sorduğu sorulara; Usta Po’nun, “-Bak Çekirge” diye başlayarak yanıt verdiğini görürüz.
Çekirgenin fotoğrafla ne alakası var derseniz, benim için usta-çırak ilişkisini tarif eder. Bu yüzden öğrencilerime çekirge diye seslenmek hoşuma gider.
Sanat hayatımızı güzelleştirir, yeni farkındalıklar elde etmemize yardım eder.
Fotoğraf, diğer sanat dallarından farklı olarak, iletişimdeki etkisi ve üretim kolaylığı sayesinde gündelik yaşamın içinedir ve bir çok mecrada sürekli karşımıza çıkar. Bunun durumun en temel motivasyonu fotoğrafın iletişimdeki anlatım gücü sayesinde, farklı bakış açıları oluşturması ve yarattığı etkilerdir. Bu etki gücü sayesinde; kimi zaman bilgi verir, kimi zaman yönlendirir, kimi zaman da hayatımızı güzelleştirir. Özetle; görme duyumuz aracılığıyla duygularımıza seslenerek iletişim ve etkileşim sağlar.
Fotoğraf aslında; hayatın bazen gerçek bazen de manipüle edilmiş bir yorumudur. Kimi zaman hayranlık uyandırıcı, kimi zaman sarsıcı kimi zaman ise sadece bir illuzyondur.
Fotoğraf söz ve yazı gibi kullanılabilen çift yönlü bir iletişim dilidir; hem görme hem de gösterme yoluyla etkileşerek öğrenmeyi sağlar. Etkileşimin ilk tarafı önerme, yani fotoğraf çekme ve gösterme; ikinci tarafı ise izleme yani görmedir. Fotografik okuma hemen hepimizin, farkında olmadan günde yüzlerce kez yaptığı bir eylemdir. O nedenle fotografik farkındalığa sahip olmak, etrafımızda gelişen olaylara bakışımızı, değerlendirmemizi, yaklaşımımızı daha da ileri gidersek, duygu ve hislerimizi değiştirir. Artık, sıradan bir günde yanından geçip gittiğiniz nesneler, olaylar, mekanlar ve insanlar sizin için anlam kazanır. İşte bu noktada her çekirge, izleyici ya da dinleyici olmaktan anlatıcı olmaya evrilmeye başlar..
Ben fotoğrafı bir yaşam biçimi olarak benimserim.
Sanırım benim için aksi bir durum olamazdı da.. Çünkü hayat serüvenim bir fotoğrafçı babanın oğlu olarak başladı ve devam etti.. Babamın atölyesinden, ilk ustama, sonrasında akademiye ve oradan da profesyonelliğe uzanan yolculuğum hep fotoğrafla oldu.. Böylelikle, fotoğraf ile hayata bakmayı, düşünmeyi, görmeyi, estetiği, gülmeyi, üzülmeyi, kızmayı ve tepki göstermeyi kendimle özleştirdim..
Fotoğraf, diğer sanatlar dalları gibi özel becerilere sahip olmayı gerektirmez ve öğrenilebilir. Bakmak, görmek ve gördüğünü yorumlamak fotoğraf çekmek için yeterlidir. Esas olan, sıradanlıktan sıyrılabilmektir. Kişiye özel düzenlediğim fotoğraf atölyelerim, aslında hepimizin genetik mirasında varolan fotoğrafik görme yetinizi tetikleyecektir. Ayrıştırıcı görmeyi güçlendirerek; fotoğraflarınızın sıradan fotoğraf yığınlarından farklılaşmasını; temel sanat ve fotoğrafik görme becerinizin hızlıca gelişmesini sağlar.. Bu nedenle kişiye özel fotoğraf atölyelerimi, her çekirgenin ilgisi doğrultusunda hazırlarım. Çekirgeyi sıkmadan, heyecanını diri tutarak, fotografik bakışı uygulamalı öğrenme yoluyla kalıcı hale gelmiş, algıda seçiciliği gelişmiş ve kendi bakışıyla dünyayı yorumlayan bir insan ve kendi stilini oluşturmuş bir fotoğrafçı haline gelmesini hedeflerim.
Fotografik Bakış Ne Kazandırır?
Fotografik bakış temel olarak; etrafımıza farklı bir gözle bakmayı ve baktığımız yerde başkalarının görmediği şeyleri görmemizi sağlar. Düşünsel, yazınsal ve görsel sistematik gelişir. Yaşam evrenine farkında ve farklılaşmış bir bakış açısıyla bakmaya katkıda bulunur. Bu sayede çekirgeler temel sanat, fotografik bakma ve fotografik görme yeteneklerini geliştirirler. Bütün bunlar bir araya geldiğinde de; çekirge kendisine ait anlamlı bir görsel hafıza oluşturmaya başlamanın yanı sıra; fotoğraf merkezli yolu takip ederek, evrenin ve diğer sanat dallarının zenginliklerini de keşfetmeye başlar.
Kişiye Özel Fotoğraf Atölyesine kimler katılabilir?
-
- Temel fotoğraf eğitimi olan ve fotoğraf sanatında ilerlemek isteyenler
- E-ticaret ile uğraşan ve kendi ürünlerinin fotoğrafını çekmek isteyenler
- Fotoğrafçılığı hobi olmaktan çıkartıp meslek olarak benimsemek isteyenler
- Temsil ettikleri gayrimenkullerin fotoğraf ve videolarını kendi çekmek isteyen gayrimenkul danışmanları ve emlakçılar
- Fotoğraf gibi bir hobi edinip yaşamını zenginleştirmek isteyenler
Fotoğrafa meraklı her çekirge gibi, siz de kendinize “neden fotoğraf çekmek istediğinizi” sorun ve cevabınızla birlikte yandaki whatsapp butonuna tıklayıp bize yazın.. Ben veya ekibimden bir arkadaşım mutlaka size yardımcı olacağız.