Geçtiğimiz yılın sonu (yani dün); gelenek üzere gönderdiğim – artık elektronik olan – yılbaşı kartına bir kaç dostumdan gelen yanıtlar üzerine düşündüm.
Bu tip gönderilerimde her zaman, standart şeyler yerine benden izler taşıyan veya bende iz bırakmış görüntüler kullanmaya dikkat ederim. Bu seferki de yine benim ve Kuzey’in ayak izlerini taşıyan; telefonumla çektiğim ayak izlerimizdi. Fotoğraf biraz da tuzak bir seçimdi aslında. :=) İletişmek istediklerime bir dürtme ve potansiyel olanlara da yemli bir olta..
Uzun yıllardır görmediğim asker ocağından ranza arkadaşım Sinan Demirci kutlama tebriğime “İzlerimiz kardaki kadar geçici olmasın” diye cevap vermiş. Yine eskiden müşterim ama artık dostluğumuzun ailecek sürdüğü sevgili Yasemin Koray ise; “Ne güzel kartlar yapıyorsun her yıl. Kıskanıyorum yaw” diye yanıtlamış. Bu türden iletişimlerde en sevdiğim şey, gönderdiğim “ses” in akislerini duymaktır. Bu akisler olumlu veya olumsuz hep içinde anlamlı mesajlar taşır. Her zamanda yaptığım eylemlerin akislerini almışımdır. Dostlarımın duyarlılıklarından dolayı şanslı addederim kendimi..
En büyük sıkıntılırımdan birisi isimleri hatırlayamamaktır. Karımın bile telefonunu 5 yıl sonunda ezberleyebildim :=) Ancak çektiğim veya sevdiğim bir fotoğrafı hiç bir zaman unutmam. İlginç değil mi? Bu fotoğrafı geçtiğimiz yıl çekmiştim. Artık fiziksel olarak hiç bir şey kalmamış olmasına rağmen o izler benim için ölümsüz hale gelmiş durumda. Çünkü yalnız usumda değil aynı zamanda da her daim karşımda duruyor. Dilediğim zaman tekrar tekrar bakabiliyorum.
Bu durumu fotoğrafa borçluyum. O nedenle fotoğraf çekmeyi seviyorum. Fotoğraf benim sadece işim değil; aynı zamanda kişisel hafızam, toplamsal hafızam, özel ve ortak hafızamdır. Hayata bıraktığım izlerdir.
Siz de fotoğraf çekin, izleriniz kaybolmasın..
Fotoğraf bizden sonrakilere bırakabileceğimiz görsel hafızamız ve gerçek mirasımızdır.Mutlu yıllar..
Kalem, kelam ve selamla..