FMK’nın geniş katılımlı ve kahvaltılı !! toplantısı geçtiğimiz cumartesi yapıldı..
Bu seferkinde rakı balık olmadığı için katılım seviyesi ne düzeydeydi bilmiyorum ama, ben uluslararası bir atölyeye katılmam gerektiği için kahvaltılı toplantıya katılamadım. Bu toplantı öncesindeki seminer tartışması ve toplantıdan çıkan sonuç bildirisi üzerine; sürüp giden seminer yapma arzusu ve kararlılığı üzerine bir kez daha düşündüm.Bir meslek örgütü ne yapar? Ne yapmalıdır? Vazifesi nedir? diye..
Benim hayal ettiğim meslek örgütünün yapmaması gereken iki şeyin ne olduğunu biliyorum, onu yazayım bari..
Kendine geliştirmek için parmağını kıpırdatmaktan aciz üyesini; adam etmek için fotoğraf çekme semineri vermeye kalkışan bir meslek örgütü değil. Çünkü fotoğraf çekmeyi öğretmeye uğraştığımız adamın zaten umurunda değiliz..
Yapacağı reklamda kullanacağı fotoğrafın nasıl olması gerektiğini; bana değil de, iki lafı biraraya getiremeyen dükkan komşusuna veya evde kurufasulye pişiren karısına soran ve benim tecrübem yerine çaycısının tavsiyesini dinleyen patrona seminer vermeye kalkışan bir meslek örgütü hiç değil..Çünkü onun da umurunda değiliz.. Umurlarında olmak için ne yapılmalı ben de bilmiyorum açıkçası. Ama, mesela….
- Fotoğrafçılığa soyunan adama işletmeciliği öğretmeli ve önüne mesleki kuralları koymalıyız.
- O bizi dinlemeyi beceremeyen dümbük işverenle hiç uğraşmamalıyız.
- Zaten onun kendi meslek örgütü bile umurunda değil, bizimkini mi umursayacak?
- Onun yerine bizi dinleyecek işverenlere gitmeliyiz.
- Peşlerinde koşmak yerine bilgilendirici ve katılımcı bir referans portalı ile yapmalıyız mesela..
- Hem kendimizi de doğru düzgün tanıtmış oluruz böylelikle..
- Çünkü ihtiyacı olan bilgiye her şekilde ulaşıyor.
- Ayağına gidip herifi şişirindireceğimize, ağır durup saygınlığını ve enerjini korumalıyız..
Tembel ve moderen her kimsenin yaptığı gibi ben de bilmediğim şeyi gogıl amcaya sordum. (*)
Karşıma Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın bir yayını olan BM Dergi’den bir makale çıktı. Makale özünde mesleki örgütlenmeyi incelemiş. Ben de bazı bölümlerini aktardım. Hani America’yı yeniden keşfetmeye; yazılanı tekrar yazmaya gerek yok. Benim meslek örgütünden anladığım şey; tam da makalenin tarfi ettiği gibi bir şeydir. Fotoğrafçılar güruhu olarak bizim beceriksizliğimiz; örgütlenmeyi binlerce yıldır beceremeyen canım yurdum insanının bir yansısı olsa gerek. Ne zaman becerebileceğimizi de merak ediyorum doğrusu..
Sonuç olarak; yıllarca kafa patlatıp kurduğu meslek örgütünden blog yazısıyla istifa eden fotoğrafçı olarak tarihe geçeceğim sanırsam :=)
Kalem, kelam ve selamla..
Örgütlenme ve Meslek Örgütü | BM Dergi’den..
(*) Okuma özürlü insanlarımız için makalenin sadece ilgili bölümlerini aldım.
Örgütlenmede asıl olan bileşenler arasında kurulan tanımlı bir ilişki ve iletişimdir. Bu açıdan bakıldığında, madde, özünde elementlerin bir örgütlenmesi olarak karşımıza çıkar. Bu bize örgütlenmenin nasıl kaçınılmaz olarak hayata içkin olduğunu göstermektedir. İnsanla birlikte örgütlenme elbette başka bir niteliğe bürünür; ilk insandan bu yana süregelen örgütlenme bir yandan insanlığın ilerlemesini sağlarken buna paralel olarak daha gelişmiş ve karmaşık biçimlerde karşımıza çıkmıştır. İnsan örgütlenmesi en basit düzeyde aileden, düzenli ordulara, imparatorluklara, modern ulus devletlere ve küresel şirketlere kadar uzanmıştır.
Örgütlenmeler elbette kendiliğinden ve bir anda ortaya çıkmaz; ihtiyacın, uygun koşullarda, gerekli bileşenlerle karşılanma potansiyeli doğduğunda örgütlenmenin imkanları ortaya çıkmıştır denebilir. Bazen de örgütlenme, hayatın akışı içerisinde, kendisini kaçınılmaz bir biçimde dayatır. Bunun sonucunda bileşenlerinin toplamını aşan, pasif/izleyici bireyleri aktif/dönüştürücü rolüne taşıyan, hayata müdahalenin bir aracı olarak örgüt ortaya çıkar. Örgüt hiç bir zaman örgütlenmenin nihai amacı değil, amaca ulaşmak için ihtiyaç duyulan işbirliğinin bir formudur. Bu açıdan sağlıklı bir örgütlenme; bileşenlerin aktif katılımıyla sürekli gelişen, kendini ve bileşenlerini değiştiren, dönüştüren ve yeniden üreten bir süreçtir diyebiliriz.
Bir örgütlenmenin kendini sürekli ve işler kılabilmesi için; fikir ve erek birlikteliği üzerine kurulması, farklılıklara yer vermesi, demokratik olması ve bileşenlerinin doğrudan aktif katılım kanallarını oluşturması zorunludur.
Meslek Örgütleri
Sosyal bir varlık olarak insan, hayatı boyunca bilinçli veya bilinçsiz pek çok farklı örgütlenmenin bir parçası olur. Eğitimden çalışma hayatına, arkadaş çevresinden kültürel ve siyasal örgütlenmelere; toplumsal hayatın devamlılığı, dayanışma ve yardımlaşma, ortak sorunları birlikte çözme, bireysel çıkarlar ve tatmin gibi pek çok nedenle görev ve sorumluluklar üstlenir.
Meslek örgütleri de bu çerçevede, ticaretin gelişmesine paralel olarak 15. YY.da esnaf örgütlenmeleri olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlı’da Lonca ismini taşıyan bu örgütlerin temel amaçları; “Lonca mensubu sanatkar, esnaf arasında sosyal eşitliği ve dayanışmayı sağlamak, mesleki faaliyetlerin uygulanışını düzenlemek ve denetlemek” olarak ifade edilmiştir. Bugün de meslek örgütlerinin benzeri temelde hareket ettiğini söyleyebiliriz.
——-
Tamamını okumak isteyenler aşağıdaki bağlantıya tıklayarak okuyabilirler..
https://dergi.bmo.org.tr/bmo-tmmob/orgutlenme-ve-meslek-orgutu