Bill Brandt – Francis Bacon portresi, Photography’ler ve Kompozisyon Yaklaşımı

Bill Brandt, Francis Bacon portresi, Photography’ler ve Kompozisyon Yaklaşımı | Mustafa Turgut

Son bir haftadır, kompozisyon, mesleki yaklaşım ve fotoğraf eğitimi ile ilgili olur olmaz zamanlarda karşıma çıkan mevzular silsilesi, ne kadar kaçınsam da; yine yazma zorunluluğunu getirdi.

Yazma kardeşim neden yazıyorsun derseniz; sözle söylenenler çok çabuk unutuluyor. Söylemekten ve anlatmaktan dilim şişiyor bazen, insanlara had bildirmekten kendimden sıkıldım artık. O yüzden tekrar yazayım dedim.. Bu yazıya sebep olan nedenler aşağıda:

  • Önceki hafta bizim platoda yapacağı bir eğitim için stüdyoyu görmeye gelen ve fakat ışıkla ilgili anlatım kısmını beceremeyeceği için bir gün önce benden ayaküstü ışık dersi almaya kalkışan bir fotoğraf eğitmeni bey..
  • Geçtiğimiz pazar günü platoda yapılan bir eğitim sırasında parasoley ile reflektör üzerindeki bal peteğinin aynı şey olduğunu zanneden sosyal medya ikonası bir fotoğraf eğitmeni hanım..
  • Türkiye’deki ticari fotoğrafçılık eğitimi ihtiyacının artık bir takım “kurslar” vasıtasıyla karşılanıyor olması.
  • Formal fotoğraf eğitiminin zamanı ve formasyonuyla ilgili hiç bir fikri olmayan yurdum insanının da; bu açığı farkeden ve markalarının hemen devamına “AKADEMİ” yakıştırmasını ekleyen kurum ve kişilerin “biz sizi fotoğrafçı yaparız, hem sertifika da veririz” vaatlerine itibar edip, 5 haftalık sertifika ile fotoğrafçı olacağı sanrısına kapılması.
  • Kendilerine “akademi” diyen bu çakma kurumlarda 2’şer saatten 5 hafta eğitim satın alıp “sosyalleşen” bu fotoğraf amatörlerinin yarısından fazlasının, hemen ertesi hafta isimlerinin kıçına “photography” titrini hiç tereddüt etmeden takarak, instagram hesabı ve feysbuk sayfası ile fotoğrafçı diye ortaya çıkmaları.
  • Açık Öğretim’in “Fotoğraf Bölümü” sınavlarında; test usülü çoktan seçmeli cevaplar içerisinde birkaç tane cevabı olan sorular.
  • İzmir’li fotoğrafçı arkadaşımız Tahir Ün’ün feysbukta paylaştığı bir durum belirteci.. “Açık Öğretim mezunu fotoğrafçılardan sonra Harvard mezunu fotoğrafçılar geliyor. Sanalda yeni trend buymuş.. :)”
  • Sevgili Tahir Ün’ün durum saptamasının altına ülkedeki fotoğraf eğitimi üzerine içinde benimde bulunduğum oldukça kalabalık bir güruh tarafından yapılan yorumlar.
  • Geçtiğimiz hafta düğün fotoğrafçılığı yapan bir melektaşım Bill Brandt’ın Francis Bacon’un portre fotoğrafı üzerine yazılmış bir saptamayı anlatan bir kitap sayfası paylaşması.

Hangisinden başlayacağımı bilmiyorum.. Sanırım yazıyı birkaç parçaya ayıracağım. Ancak bu yazıda Bill Brandt ve Francis Bacon portresini tek başına ele alıp, bir sayfadaki tek fotoğraftan “genel kompozisyon yaklaşımı çıkartan yargı” üzerine; sürekli böyle düşünmesi ve davranması gerektiğini düşünecek fotoğrafçılar olma olasılığını gözönüne alarak; ilkin bu mevzuyu (Bill Brandt’ın Francis Bacon’un portresi) konu edeceğim.. Çünkü böyle bir paylaşım feysbukta insanların genellikle davet edildiklerini düşündüğüm kapalı bir profesyonel grupta ilk kez oluyor. Grupta bulunan fotoğrafçılar, çektikleri fotoğrafları daha çok  “bak ben bunu yaptım” megolamanlığıyla paylaşıyorlar. Bu yazıdan sonra tahmin ediyorum beni gruptan da atarlar..

iyi fotoğraflar çekmek için bu kitabı okuyun Henry Carrol

Söz konusu sayfanın yorumlanmaya çalışıldığı, Henry Carroll tarafından yazılmış olan kitabın adı, İyi Fotoğraflar Çekmek için Bu Kitabı Okuyun.  Kitap çok güzel bir önsöz ile başlıyor ancak buraya alıntılamayacağım. Çünkü benzer şeyleri bizler zaten bir sürü insana söylüyoruz. Ancak kitabın arka sayfa hitabı daha da yüreklendirici ki; bu yaklaşıma da katılıyorum. Fotoğrafla uzak yakın ilgili herkesin kitabı okumasını da ayrıca öneriyorum.

İtirazım, sadece Bill Brandt’ın Francis Bacon portresi üzerine kritiğinin yapıldığı sayfanın tek başına yorumlanmasınadır. Bu arada kitabı da alıp okumaya başladığımı da belirtmeliyim. Bunu alıntılayan meslektaşım ne düşündü bilmiyorum. Ancak bu sayfadaki kritiğin altı çizili cümlesine baktığımda cımbızlanmış hissine kapıldım nedense..

Çünkü bu ve benzeri ifadelerin başka fotoğrafçılar tarafından oldukça umarsız ve gaddarca kullanıldığına tanık oldum.

Bu ifadenin bütüncül bir fotoğraf tartışmasında veya sohbetinde tehlikesi yoktur. Ancak tek başına kullanılmaya kalkışılırsa fotoğrafın temellerini benimsemek üzere adımlar atan başlangıç seviyedeki insanlar için oldukça tehlikelidir.

Tüm sanat dallarında kompozisyon disiplini ortak temeller üzerine kuruludur. Çünkü bu kurallar da doğanın kendisinin önermesidir. İnsanoğlunun icat ettiği değil; sadece keşfettiği kurallardır. Altın oran, ilahi oran, üçte bir kuralı veya adına de derseniz deyin, fotoğrafın da temel kompozisyon kuralı olan bahsettiğimiz kural doğanın kuralıdır. Matematik bu kuralı “Fibonacci Dizisi” ile açıklar, ve altın orana da keşfeden bilim insanının adının ilk iki harfi olan “Fi” (Φ) sayısı denir. Bir yapı ya da sanat eserinin altın orana yakınlığı, onun aynı zamanda estetik olarak güzelliğinin bir ölçüsü olarak kabul görmüştür.(*)

Anatomi, matematik ve pozitif bilimlerin doğayı açıklamak için kullandıkları bu oran, o nedenle “Evrenin Kusursuz Simetrisi” olarak nitelendirilir.

Şimdi tekrar Bill Brandt ustaya dönersek; Bill Brandt artık yaşamıyor, 1984’de dünyadan ayrılıp ebediyete kavuşmuş bir fotoğrafçı ve fotojurnalist. Distorsiyona uğramış nü’leri ve sanatçı portreleriyle 20. yüzyılın en önemli fotoğrafçıları arasına girmiştir. İki dünya savaşı sırasında ünlüleri çektiği portre ve nü fotoğrafları barışın gelişini işaret eden seri olarak kabul edilir.

Yeri gelmişken Bill Brandt ustanın fotoğraf felsefesinden kendi söylemiyle bahsetmek gerekir:

…Kurallar ve geleneklerle ilgilenmiyorum. Fotoğrafcılık bir spor değildir. Fotoğrafçılık hala çok yeni bir araç; her şey mümkün ve her şey denenmelidir. Bir fotoğrafın basılmasıyla ilgili kesin kurallar yoktur. 1951’den önce, baskılarımı koyu ve çamurlu kullanmayı severdim. Şimdi daha çok, kontrastı yüksek etkiyi tercih ediyorum. Renkli fotoğraflardan daha keskin, daha dramatik ve çok farklı görünüyor. Fotoğrafçının objektiflerinin etkisini bilmek esastır. Objektif onun gözü. Fotoğraflarını yapar da yıkar da. Kompozisyon hissi büyük bir varlıktır. Bence bu çok içgüdüsel bir meseledir. Belki de geliştirilebilir, ancak bunun öğrenilebileceğinden şüpheliyim. Bununla birlikte, en iyi eserini elde etmek için genç fotoğrafçı, onu gerçekten görsel olarak heyecanlandıran şeyleri keşfetmelidir. Kendi dünyasını keşfetmelidir..

Bill Brandt’ın Francis Bacon portresinin kritiklendiği sayfaya dönersek; kitap yazarının bu sayfadaki görüşlerine katılıyorum. O sayfanın gerçek önermesi önermesi ve anafikri: “kurallar kitabını pencereden fırlatın”

Alt başlığı ve itiraz ettiğim cımbızlanan kısmı ise “iyi fotoğraflar kurallara uyar, gerçekten harika fotoğraflarsa kuralları genellikle çiğner”.

Bu ana fikire bende zaman zaman katılırım ve hatta uygularım; ancak çok özel durumlarda.. Çünkü o an başka bir çareniz yoktur gerçekten de. Kuralı bozmak zorunda kalırsınız. İşte bu önerme ancak o zaman işe yarar. Fakat cımbızlanmış kısmının daha dikkatlice kullanılması gerektiğini düşünüyorum; özellikle fotoğrafçılar tarafından..

Bill Brandt’ın diğer fotoğraflarını da kronolojik sırayla bu yazıya ekleyeceğim. Çünkü fotoğrafları incelediğinizde Bill Brandt’ın sıkı sıkıya bir altın orancı olduğunu ve fotoğrafçılık süreci içerisinde fotoğrafik tavrındaki değişikliği göreceksiniz.

O halde niye bu kadar laf salatası yaptığımı düşünebilirsiniz. Bu laf salatasının sebebi, günümüz insanının lümpenliği ve bu lümpenlikten dolayı cımbızlanmış cümlelere gereğinden fazla itibar gösterilebileceğini düşündüğümdendir. Malum cımbızlanma durumu basınımızda ve siyasetimizde sık sık gündeme gelmektedir. Bir de tivitır, instegraam ve feysbuk gibi bir çok soyşıl medyalarımız da var.

Okumayı sevmediğimiz yetmezmiş gibi ifade etme yetisinden yoksun insanlar olarak; buralarda az laf çok fotoğrafla derdimizi anlatmak zorunda kalıyoruz biraz.. 

Sayfada bulunan metnin anafikrinin tek başına cımbızlanması ve değerlendirilmesi sadece fotoğraf için değil tüm sanat dalları için çok tehlikelidir.

Bu arada farkettim ki; 2000’lı yıllarda fotoğraf ve meslek meseleleri üzerine yazmaya başlayalı 17 yıl olmuş. Hatta hukuk üzerine epey bir şeyler karalamışım.. Photography’lerden yola çıkarak, kendime ben de “edebiyatçı-yazar-feylesof” veya “hukukçu” diyebilirmiyim acep diye de düşünmüyor değilim..

Kalem, kelam ve selamla..


(*) Altın Oran Derneği web sitesi

Yeni türedi “photography” ler üzerine daha önce yazdığım iki yazımı okumak isteyebilirsiniz.

Aday Fotoğrafçı, FMK ve Facebook Photography’leri Üzerine

On “Photography”